Parkinson Hastalığının Nedenleri
Parkinson Hastalığı
Parkinson, gençlerde görülme olasılığının az olması nedeniyle bir çeşit ‘yaşlı’ hastalığı olarak görülmektedir. Bu algının oluşmasını destekleyen en büyük veri ise, 65 yaş ve üzeri kişiler arasında 1000 kişiden yaklaşık olarak 18’inin Parkinson hastası olmasından kaynaklanmaktadır. Bir diğer veri ise Parkinson hastalığının (sinir hücrelerinin kaybı nedeniyle oluşan hastalıklar içinde), ileri yaşlı bireyler içinde Alzheimer’dan sonra en çok görülen hastalık olmasıdır.
Vücudumuzda, hareketlerimizin kontrolünde etkin bir rolü olan dopamin adlı kimyasal bir madde vardır. Parkinson da bu kimyasal maddenin üretimini sağlayan beyin hücrelerinin kaybının yaşanmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır.
Parkinson, kademeli olarak boy gösteren bir hastalık olması nedeniyle ilk belirtileri dikkat çekmeyecek düzeyde olabilir. El, kol, bacak, çene titremesiyle başlayan hastalık, kişilerin hayatlarını etkileyecek kadar ilerleyebilir. Progresif bir hastalık olan Parkinson hastalığının nedenleri nelerdir?
Parkinsonun Nedenleri
Hastalığın neden oluştuğu tam olarak bilinememesine karşın bazı etkenlerin Parkinson hastalığına zemin hazırladığı bilinmektedir. Zaman içinde genlerde gerçekleşen mutasyonların parkinsonu tetikliyor olabileceği belirtiyor. Sık rastlanan bir hastalık olmaması da bu yaklaşımı destekler niteliktedir.
Gen mutasyonunun dışında hasta profili de (yaş, cinsiyet, genetik etmenler) önemlidir. Aile hikayesinde parkinson olanlar bu hastalığa yakalanabilir. Bir diğer faktör ise yaştır; 50 yaş üzerinde görülme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca kadınlar da erkeklere oranla parkinsona daha az yakalanmaktadır.
Hastalığın Tedavisi
Parkinsonun tedavisinde, hastaların yaşam standartlarını olabildiğince geri kazanması amaçlanmaktadır. Lakin henüz net bir tedavi yöntemi bulunamamıştır. Tedavi yöntemleri; ilaç tedavisi, cerrahi müdahaleler ve diğer yöntemler (akıllı egzersizler, denge egzersizleri) olarak tasniflenebilir. Son olarak; her ne kadar ileri yaşlarda görülme olasılığı daha yüksek olsa da, genç yaşlarda oluşan uzuv titremeleri de göz ardı edilmemelidir.
