Göz Damar Tıkanıklığı Hakkında
Göz damar tıkanıklığı, önemli bir hayati problemdir ve iyileştirilmezse körlüğe neden olmaktadır. Kardiyovasküler hastalıkların artmasına paralel olarak göz damarı tıkanıklığı ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da artmaktadır. Türkiye’de yılda 250.000’den fazla yeni kalp ve damar hastalığı vakası var ve bunların çoğu göz damarlarında çeşitli derecelerde göz damar tıkanıklığına neden olmaktadır. Bunlardan en önemlilerinden biri şeker hastalığıdır. Şeker hastalığına bağlı göz hasarı hem arterlerde hem de damarlarda tıkanıklığa neden olabilir ve ciddi hasarlara neden olabilir. Hastalık başlangıçta herhangi bir görsel problem yaşamadan ilerleyebilir. Bu nedenle, diyabetli hastalar herhangi bir şikayet olmasa bile 6-12 ay arasında kalmış olan göz muayenelerinde göz hekimine danışmalıdır. Bu, göz hasarını ve körlüğünü önleyerek daha sonra tersine çevrilemez. Dünya Sağlık Örgütü, şekere bağlı körlüğün% 50-60’ının önlenebildiğini bildirmektedir. Benzer şekilde, hipertansiyon gözlerde blefaroptoz ve vasküler oklüzyona neden olur ve sonuç olarak göz yorgunluğu ve görsel kortikal disfonksiyon gibi komplikasyonları görmekle tehdit eder. Buna ek olarak, koagülasyon bozuklukları, kolesterol yükselmesi, boyun veya kalpteki plaklar, bazı kalp rahatsızlıkları, bazı romatizmal hastalıklar, Behçet hastalığı ve bazı nörolojik hastalıklar, ilk bulgu olarak göz damarlarında oklüzyon olarak kendini gösterebilir. 40 yıllık yaştan sonra rutin muayene rutin olarak yapılır ve riskli gruplar için 6 ay düzenli yapılır. Eğer 40 yaşın altında iseniz, bir riskiniz yoksa, her 2 yılda bir muayene önerilir.
Göz damar tıkanıklığında diyabetin etkisi
Daha önce de söylendiği gibi, diyabet gözdeki damar tıkanıklığının en önemli nedenlerinden biridir. Diyabet, göz damarlarının yanı sıra vücudunuzdaki tüm küçük damarları da tutar. Diyabet, 35-65 yaş arasındaki görme kaybının en yaygın nedenlerinden biridir. Diyabetten kaynaklanan körlük, gelişmiş ülkelerde yetişkin ülkelerde görülen körlüğün en önemli nedenidir. Diyabetiklerde göz damar tıkanıklığının görülme olasılığı normalde 25 kat fazladır. Diyabetleri iyi kontrol edilmeyen hastalar daha yüksek risk altındadır. Bununla birlikte, iyi şeker kontrolü ile bile göz hasar riski ortadan kalkmaz. Teşhis ve önlemedeki en önemli şey erken teşhis ve rutin denetimdir. Kandidiyaz teşhisi konduktan sonra hasta düzenli olarak göz muayenesi alırsa, hastanın göz muayenesi ile erken teşhis edilmesi gerekir. Göz hekiminin göz muayenesinde oftalmolog tarikatını değiştirdiğinde bu hastalığın teşhis edilmesi esastır; çünkü görme körlüğü başladığında hastalık giderek ilerlemiştir. Erken tanı ve gerekli tedavi ile vasküler oklüzyon ve diyabetik göz hasarı önlenebilir.