KÖK HÜCRE GERÇEĞİ VE DİYABET
1960’lı yıllardan bu yana süren kök hücre çalışmaları meyvesini 2010’lu yıllarda vermeye başlamıştır. Embriyonik kök hücrelerde bulunan etik problemler multipotent kök hücrelerde olmadığından bugün tıp dünyasının en büyük ilgi alanı olgun kök hücreler olmuştur.
Anti-aging çalışmalarından tutun spinal kord travmalarına bağlı felçlere kadar bu multipotent kök hücreler yeryüzünde yaygın olarak kullanılmaya başladı. Bugün 10 bin üzerinde toplam kök hücre 800 ün üzerinde sadece mezankimal kök hücre hakkında klinik çalışmalar devam etmektedir.
Bu klinik çalışmalarının büyük bir kısmını MS, Parkinson, Alzheimer ,Demans gibi nörodejenatif hastalıklar diyabet gibi metabolik hastalıklar kireçlenme gibi yine dejenatif hastalıklar ve romatizmal, diyabet ve siroz gibi metabolik hastalıklar oluşturmaktadır.
Mezankimal kök hücreleri tanımlayacak olursak; çoğalma farklaşma ve kendini yenileyebilme özelliklerine sahip dokularda harabiyeti tamir edebilen özel hücrelerdir. Hasarlı dokurlardaki hücrelerin yerine geçebildikleri gibi salgıladıkları bir takım özel moleküller ile hücreleri apopitozdan korurlar ve etraf dokuyu restore ederler.
Aslında vücudumuz ömrümüz boyunca doku hasarını ve kaybını onarmak için çok sayıda kök hücre bulunduruyor. Kesilen saçlarımızı yeniden çıkaran kesilen tırnağımızın yeniden oluşumunu sağlayan, dökülen bağırsak epitelini ve cilt hücrelerini yeniden oluşturan aslında bu kök hücrelerdir.
Yaşlılıkla birlikte bunların sayılarında azalma olur, yaklaşık olarak 150-200 milyon civarında mezankimal kök hücre vücuda tatbik edildiğinde son 15-20 yılda kaybedilen hücre açığı kapatılır.
Yapılan klnik çalışmalarda mezankimal kök hücre uygulaması sonrası herhangi bir kanser oluşumu gösterilmemiştir. Uygulaması son derece güvenli olan mezankimal kök hücreler tıp alanıda yeni gelişmelere ışık tutmuştur. Örneğin; crohn ve crohn ve fistülleri için etkili bir tedavi yöntemi olduğu gösterilmiş ve ilgili sahada çığır açmıştır. Yine omurilik yaralanmaları gibi felç ile sonuçlanan ve mevcut tedavilerle sınırlı yarar sağlanılabilen durumlarda bu kök hücreler beyaz cevherdeki remiyenizasyonu ve aksonel rejenasyon alanını arttırarak yeni gelişmelere ışık tutmuştur. Bu konularda klinik çalışmalar ivedilikle devam etmektedir.
Metabolik hastalıklarda tip-1 tip-2 diyabet ve sirozda romatizmal hastalıklarda, ankilozan spondilit, romatoit artrit, sistemik lupus gibi iç hastalıklarını ilgilendiren sahalarda mezankimal kök hücre uygulamalarını yakinen takip eden bir hekim olarak diyabet hakkında bazı önemli bilgileri bu makalade belirtmek isterim.
Şeker hastalığı 21. Yy’ın metabolik salgın hastalığı denilebilir ve hasta sayısı sürekli artmaktadır. 2025 yılında şeker hastalığına yakalanan kişi sayısının %50 artması beklenmektedir. Bugün dahi dünya çapında 200 milyon civarında şeker hastası vardır.
Adacık hücre nakli donör problemi taşıması sonrasında bağışıklık sistemi baskılayıcı ilaçların gerekmesi ve çok pahalı olması sebebiyle dünya üzerinde yaygın olarak uygulanamadı. Yapay pankreas gibi yeni tedavi modelleri ile ilgili gelişmeler ise devam etmektedir. Faydasının ne düzeyde olacağı ileriki zamanlarda anlaşılacaktır.
Mezankimal kök hücreler ise uygulamasının kolay olması tip 1 diyabet gibi oto-immün bozukluklarda doğal olarak bağışıklık baskılaması, bozuk bağışıklık sistemini düzenlemesi ve kolay ameliyatsız ve güvenli bir şekilde uygulanması sebebiyle son beş yılda artan başarılı klinik çalışmalarla birlikte dünyada birçok merkezde sıklıkla uygulanmaya başlandı.
Tip 2 diyabette insülün direncini kırması hastalığın kendsiyle beraber komplikasyonlarını da tedavi edebilmesi, yine hastalıkla yakından ilişkili hipertansiyon, obezite, hiperlipidemi ve kardiyovasküler hastalıkları da iyileştirebilmesi mezankimal kök hücre uygulamalarını daha tercih edilebilir kılmıştır.
Hali hazırda bugün diyabette sorunun köklü çözümünde kök hücre uygulamalarından başka daha pratik, daha kolay, daha güvenli bir yol gözükmemektedir.
Bu hücreler vücuda tatbik edildiklerinde pankreastaki sorunlu bölgelere göçüp doku hasarını direk tamir edebilmektedirler. Yine ihtiyaç halinde kendileri insülün salgılayan beta hücrelerine dönüşerek tip 1 ve tip 2 diyabet hastalarında hücre açığını kapatmaktadırlar.
Bu dönüşümle oluşan insülün salgılayan beta hücreler ortamdaki otoantikorlar tarafından yıkılamadığından bağışıklık sistemi bozukluğuyla giden tip 1 diyabet gibi hastalıklarda düzelme kalıcı olmaktadır. Haşimato tiroidi, RA, MS gibi otoimün hastalıklarda da durum böyledir.
Kök hücre kaynağı olarak kemik iliği veya karındaki yağ dokusu sık olarak kullanılmaktadır. Buradaki kök hücreler hasatlandıktan sonra kültürde üretilmekte ve yaklaşık bir ay sonra damardan serum fizyolojik ile beraber uygulanmaktadır. Diyabette bu tedavi ayda bir kez olmak üzere 3-6 kez uygulanmaktadır. Bir çalışmaya göre fayda gören hastaların oranı %90’dır.
Kök hücre çalışmaları önümüzdeki 10 yılın en marjinal konusu olacaktır. Konunun yakın takipçisi olarak soru ve önerileriniz olursa iletişim bilgilerim aşağıdadır. Yeni gelişmelerin hastalara sağlık ve afiyet getirmesini diliyorum.
Dr. Ayhan Bekmez